Pinperest

28 Kasım 2015 Cumartesi

Ali Bayramoğlu'nun Gizlediği Ayıp

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Mit Tırları haberinden sonra hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandı ve cezaevine girdi. Daha önce meslek dayanışmasının "meslek kutsanmasına" dönüştüğünü yazmaya çalışmıştım. Can Dündarın tutuklanması beklendiği üzere tepki çekti ve bir çok köşe yazısı yazıldı. Yazanlardan biri de YeniŞafak Gazetesi yazarlarından  Ali Bayramoğlu oldu. 


Ali Bayramoğlu yazısını "Gazeteciler kutsaldır, gazetecilik bağımsızdır" bağlamına oturtmuş. Özgürlükler mevzusunda Ali Bayramoğlu ile aynı düşünmek zorunda değiliz. Ama gerçeği çarpıtmaya Ali Bayramoğlu'nun bile hakkı yok. 

Yazdığı şu cümlelerden bahsediyorum, "Hükümete göre Türkmenlere insani yardım, muhalefete göre ise silah taşıyan konvoylara, cemaat siyasi iktidarı sıkıntıya sokmak için kendi savcı ve polisiyle baskın yapmış ve silah taşıma iddiasını ortaya atmış olabilir. Bu baskının, doğru ya da yanlış veya abartılı bilgi ve belgelerini bir şekilde yaymış, gazetecilere aktarmış olabilir"


Ali Bayramoğlu tam burada büyük bir gerçeği ya ıskalıyor ya da çarpıtıyor. Muhalefet(ali bayramoğlu yazısında muhalefet derken cemaatten CHP'ye Taraftan Sözcüye oluşan büyük koalisyonu dahil etti mi bilmiyorum ben ediyorum )  bu silahların Türkmenlere gittiğini iddia etmedi. O silahların İŞİD'e gittiğini iddia etti. Hatta bunu İŞİD'in Recep Tayyip Erdoğan'ın emriyle MİT tarafından kurulduğu iddiasını desteklemek amacıyla söyledi.  Bunu da bu ülkeyi yöneten siyasi kadroları uluslarası savaş suçları mahkemesinde yargılatmak amacıyla yaptı.  

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/296432/_Devlet_isi_yapiyorduk_.html 
http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/296413/1/Kirli_operasyon.html
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/291913/MiT_ten_cihatci_sevkiyati.html
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/273117/Devletin_ISiD_le_temasi_vardi.html

Cumhuriyet gazetesi de bu haber ve manşetlerde bu iddiaya gönüllü yardımcı oldu. 
Denilebilir ki, Cumhuriyet yanlış yönlendirildi, gazeteci işini kötü yaptığı için yargılanamaz. 
Cumhuriyet Ankara temcilcisi Erdem Gül'ün yazdığı haberde İŞİD bayrağı yokken sadece bayrakta bulunan kelimei tehvidden ve Sakallı olmalarından yola çıkıp İŞİD yazıyor. Erdem Gül'e bu haber CD içinde gelmediyse kendisi araştırarak yazdı. Yaptığı yalan haberle  açıkça Cumhurbaşkanını uluslarası mahkemeye çıkartmaya çalışanlara destek veren bir kişi nasıl hesap verecek? Gazeteciler kendi aralarında toplaşıp yenilen yemeğin hesabını kitleyerek mi ? 


Yanlış haberle, yalan haberin arasındaki farkı Ali Bayramoğlu gözden kaçırıyor. Gazetecilerin  yanlış haber yapma hakkı vardır ama bilerek ve isteyerek yalan haber yapma hakkı yoktur. Hele hele bu yalan haberler yüzünden binlerce insan ölüyorsa bu hakkı hiçbir "vicdan" kabul etmez. 

Yalan haberler 2 yıldır o kadar etkili oldu ki, başlarda dalga geçtiğimiz Bilal Erdoğan'ın Ciğeristan da çektirdiği hatıra fotoğrafı şimdilerde Rus Medyasında yayınlanıyor. 

Türkiye'nin Suriyedeki mazlum ve mücahidler silah göndermesi Cumhuriyet Tarihi boyunca yaptığı en doğru iştir. Bu konuda Ali Bayramoğlu karşının taksisi olduğu için, buna karşı çıkmanın bu engellemenin asıl ayıp olduğunu yazmanın bir alemi yok. 





4 Kasım 2015 Çarşamba

Doğan Grubuyla Uzlaşmak Kucaklaşmak Mı?

01 Kasım 2015 seçimleri bitti. Seçimin sonucu kimsenin beklemediği bir şekilde sonuçlandı. Herkes Ak Partinin 1. Parti olacağını biliyordu da tek başına iktidarın geleceği, gelse bile bu kadar net ezici bir sonuçla geleceğini kimse tahmin etmiyordu.


Sonuçlar Ak Partinin yoruma mahal bırakmayan zaferini gösterdiği andan itibaren Ak Partiye çağrılar gelmeye başladı. Önce Ertuğrul Özkök, sonra Hürriyet çağrı yaparak Ak Partiden Başbakan Davutoğlu’nun balkon konuşmasında yaptığı gibi gerilimi sonlandırmak için adımlar atmasını istedi.


7 Haziran seçimlerinden bir gece önce haber ajansının resmi hesabından “Diktatörden hesap sorun, oyunuzu HDP’ye verin” twiti atan Doğan Grubunun yaptığı biat etmek olarak yorumlayanlar yanılıyor. Doğan Grubu’nun “başarısının sırrı” değişen her siyasi konjonktürde güçlüden taraf olmak, mevcut iktidarla (hükümet değil )iyi geçinmek, onu yönlendirmeye çalışmak ve anlaşamazsa yeni bir alternatif yaratmak veya kendi içinde bir çatışma ortamı yaratarak güçsüzleştirme yoluna gitmek ve en sonunda yok etmekte gizli.




7 Haziran Öncesi Ak partinin tek başına iktidar olamayacağını ve CHP MHP HDP koalisyonu kurulabileceğini öngördüğü için tüm mesaisini HDP’nin parlatılmasına harcadı. 7 Haziran sonrası MHP’nin kapıları kapatması sonrasında Ak PARTİ CHP koalisyonunun ne kadar iyi olduğunu İTO başkanının da yoğun çabasıyla Hürriyette görmeye başladık.

Koalisyon kurulmayıp seçimin tekrarlanacağı andan itibaren Ak partiye taarruzlarını hızlandıran Doğan Grubu bu uğurda PKK’nın şehit ettiği asker ve polisleri sanki gripten ölmüşler gibi haberleştirmeye, PKK’nın öldürdüğü sivilleri özellikle çocuklarıysa hiç görmemeye başladı. Bu çarpıtma o kadar aleni yapıldı ki, Dağlıca’da meydana gelen PKK saldırısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı yayında yaptığı açıklamayı bilerek çarpıtarak verdiler ve yayılmasına neden oldular. Bu haber sonrasında Ak Parti gençlik teşkilatının yaptığı protesto gösterisiyle dünyayı ayağa kaldırdılar. Hatta bu saldırı sonrasında feda ettikleri çatlayan kutsal kapı camı Erdoğan ve Ak parti karşıtlarının hacı olmak için ziyaret ettikleri mekân haline geldi.


İpek-Koza grubuna kayyum atanması sonrasındaysa “Ak Parti’nin gidici olduğu” tezini işlemeye başladı. (Ertuğrul Özkök’ün son hafta yazdıkları Hürriyet Arşivde yok sanırım teknik bir hata var ? )


Ak Parti daha önceki seçimlerde de Doğan Grubuyla kavga etmiş seçim sonrası Doğan Grubunun yumuşamasıyla uzlaşma yoluna girmişti. Eline 7 Haziran-1 Kasım arası yaşadıkları geçti. Her seferinde barıştıkları Doğan Grubu ilk fırsatta tekme atmaya devam etti. Toplumsal barış adına, Türkiye’nin selameti ve kutuplaşmanın önlenmesi adına yapılacak olan Doğan Grubu ile tekrardan uzlaşmak değil onların hükümet kurucu/yönetici/yıkıcı gücünü bir daha geri gelmeyecek şekilde kırmaktır.